23 Eylül 2013 Pazartesi
Android Programlama
Evet arkadaşlar, gün geçtikçe insanlar da kendini sürekli geliştirmeli, yerinde saymamalı değil mi ?
C programlama ile başlayan serüvenimiz, C# ve javascript ile devam etmişti. Bununla beraver Unity oyun geliştirme programından da birşeyler öğrendiğimi düşünüyorum.
Belki biraz hızlı gidiyorum ama insan yeni birşeyler öğrenip öğrenmeli her daim. 2 gün önce Android programlamaya başlama kararı alıp bu yolda yavaş yavaş ilerlemeyi düşünyorum.
Günümüz teknolojisinde Mobil platformlar çok önemli ve daha da gelişecek. Android ise bu cihazların işletim sistemi olarak büyük bir yer kaplıyor, size androidi anlatmamın anlamı yok zaten siz benden daha iyi biliyorsunuz.
Eğer sizin de mobil programlamaya merakınız varsa https://gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr https://gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr adresinde gayet güzel dersler var ama öncelikle http://www.yildiz.edu.tr/~smyavuz/java/java.pdf adresinden java öprenmenizi tavsiye eerim, kaynak güzel gibi gözüküyor.Eğer merakınız yoksa da meraklanmaya bakın derim.
Zaman geçtikçe sizinle başıma gleen hataları ve örnek programları paylaşacağım inşallah. Siz de örnek programlar yayınlamamı isterseniz vadsl05@gmail.com adresine dökümantasyonu ile beraber yani kod satırlarının açıklamalarıyla beraber yollayın yayınlayalım bir faydamız olsun. Soru ve sorunlarınız için aynı e-mail adresi ile bana ulaşabilirsiniz.
Hayırlı günler, bol bol çalışmalar :))
26 Mayıs 2013 Pazar
Proje [Görüntü Temizleme]
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
int main(){
int i,j,k;
int p=1;
float *x2,*sonuc2,*farklar2,*toplamlar2;
char bosluk=' ';
int c,d;
float l;
char a[6]={0};
int b=0;
char o[]="ozkan";
FILE *ptr, *ptr2;
ptr=fopen("d:\\kemal2.txt","r");
if(ptr==NULL)
printf("Dosya Yok");
else{
fscanf(ptr,"%s",&a);
printf("%s\n",a);
while(getc(ptr) != '\n');
fscanf(ptr,"%d",&d);
printf("%d\n",d);
while(getc(ptr) != '\n');
fscanf(ptr,"%d",&c);
printf("%d\n",c);
while(getc(ptr) != '\n');
x2=(float *)calloc(d,sizeof(float));
for(i=0;i<d;i++){
fscanf(ptr,"%f",&l);
x2[i]=l;
printf("%f\n",x2[i]);
}}
fclose(ptr);
sonuc2=(float *)malloc(d*sizeof(float));
farklar2=(float *)calloc(d,sizeof(float));
toplamlar2=(float *)malloc(d*sizeof(float));;
printf("\n\n\n");
while(p!=d){
for(i=0,j=0;i<d/p,j<d/(2*p);j++){
sonuc2[j]=(x2[i]+x2[i+1])/2;
i=i+2;
}
for(j=d/(2*p),i=0;i<d/p,j<d/p;j++){
sonuc2[j]=(x2[i]-x2[i+1])/2;
i=i+2;
}
p=p*2;
for(i=0;i<d;i++)
x2[i]=sonuc2[i];
}
for(i=0;i<d;i++){
printf("%f\n",x2[i]);
}
printf("Mutlak degeri kactan kucuk olanlari 0 lamak istiyorsunuz?");
//scanf("%d",&k);
k=c;
for(i=1;i<d;i++){//sonuc2[0]= toplamın yarısı ; geri kalan hepsi fark olduğu için i=1 den başlamıştır.
if(sonuc2[i]<0)
sonuc2[i]*=(-1);
if(k>sonuc2[i]){
sonuc2[i]=0;
x2[i]=sonuc2[i];}
}
for(i=0;i<d;i++){
sonuc2[i]=x2[i];
}
for(i=0;i<d;i++){
printf("%lf\n",sonuc2[i]);
}
printf("\n\n\n");
p=d;
while(p!=1){
for(j=0,i=0;i<d;j++){
toplamlar2[j]=sonuc2[i]+sonuc2[i+(d/p)];
i=i+1;
}
for(j=0,i=0;i<d;j++){
farklar2[j]=sonuc2[i]-sonuc2[i+(d/p)];
i=i+1;
}
for(i=0,k=0;i<d/(p/2);k++){
sonuc2[i]=toplamlar2[k];
sonuc2[i+1]=farklar2[k];
i=i+2;
}
p=p/2;
}
for(i=0;i<d;i++){
printf("%f\n",sonuc2[i]);
}
ptr2=fopen("d:\\ozkan.txt","w+");
if(ptr2==NULL){
printf("Dosya Yok");
}
else{
fprintf(ptr2,"%s\n",o);
fprintf(ptr2,"%d\n",d);
printf("%d\n",d);
for(i=0;i<d;i++){
fprintf(ptr2,"%.6f%c",sonuc2[i],bosluk);
}
}
fclose(ptr2);
free(x2);
free(toplamlar2);
free(farklar2);
free(sonuc2);
}
Sayıları düzgün okumak için '.' dan sonra 6 basamak sayıp 7. ye boşluk koyup devam eden program.
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <string.h>
#define sayi 5978
int main(){
FILE *ptr,*ptr2;
char a[sayi];
char b=' ';
int i=0,k=0;
ptr=fopen("d://1.txt","r");
ptr2=fopen("d://2.txt","w");
if(ptr==NULL){
printf("Dosya Yok");
}
else{
for(i=0;i<sayi;i++){
fread(&a[i],sizeof(char),1,ptr);
fwrite(&a[i],sizeof(char),1,ptr2);
if(a[i]=='.'){
for(k=1;k<7;k++){
fread(&a[i+k],sizeof(char),1,ptr);
fwrite(&a[i+k],sizeof(char),1,ptr2);
}
i=i+6;
fprintf(ptr2,"%c",' ');
}
printf("%c",a[i]);
}
}
fclose(ptr);
fclose(ptr2);
}
#include <stdlib.h>
#include <string.h>
#define sayi 5978
int main(){
FILE *ptr,*ptr2;
char a[sayi];
char b=' ';
int i=0,k=0;
ptr=fopen("d://1.txt","r");
ptr2=fopen("d://2.txt","w");
if(ptr==NULL){
printf("Dosya Yok");
}
else{
for(i=0;i<sayi;i++){
fread(&a[i],sizeof(char),1,ptr);
fwrite(&a[i],sizeof(char),1,ptr2);
if(a[i]=='.'){
for(k=1;k<7;k++){
fread(&a[i+k],sizeof(char),1,ptr);
fwrite(&a[i+k],sizeof(char),1,ptr2);
}
i=i+6;
fprintf(ptr2,"%c",' ');
}
printf("%c",a[i]);
}
}
fclose(ptr);
fclose(ptr2);
}
14 Mayıs 2013 Salı
SEVGİLİ
Bir SEVGİLİ düşünün,
Sizin herşeyinizi bilen,
Siz O'nu ne kadar severseniz, sizi daha çok seven,
Siz O'nun dediklerini ne kadar yaparsanız size o kadar çok yaklaşan,
Siz O'nun istemediği şeyleri yaptığınızda da "Gel benden af dile" diyen,
Aynı hatayı hep yapsanızda "Gel benden af dile" diyen,
Kendinizi O'nunla bir görmek dışında bütün hatalarınızı affeden,
Siz nereye giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın, hep sizinle beraber olan,
Aklınızdan ve kalbinizden geçen her şeyi sizden daha iyi bilen,
O'nu kaybetmemek için günde sadece 2 saatinizi ayırmanızın yeterli olduğu,
Ama bu 2 saat haricinde de asla aklınızdan çıkarmamanız gereken,
Sizi sevmesi Dünyalara değişilmeyecek olan, size tek başına yetebilecek,
Bazen sizi deneyen, ne yapacağınızı bildiği halde sizin bunu yaparak bilmenizi isteyen,
İstediğiniz her an O'nunla konuşabileceğiniz,
Hayatınıza sürekli pozitif şeyler katan,
Size her zaman öğütler veren, daha iyi olabilmeniz için,
Birtek seni değil, eşini, dostunu, akrabanı, arkadaşlarını ve herşeyini düşünen,
İsteklerinizi asla geri çevirmeyen, ama yeri ve zamanı geldiğinde gerçekleştiren bir SEVGİLİ.
Etrafınıza çok bakmayın, o kadar uzakta değil ...
Sizin herşeyinizi bilen,
Siz O'nu ne kadar severseniz, sizi daha çok seven,
Siz O'nun dediklerini ne kadar yaparsanız size o kadar çok yaklaşan,
Siz O'nun istemediği şeyleri yaptığınızda da "Gel benden af dile" diyen,
Aynı hatayı hep yapsanızda "Gel benden af dile" diyen,
Kendinizi O'nunla bir görmek dışında bütün hatalarınızı affeden,
Siz nereye giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın, hep sizinle beraber olan,
Aklınızdan ve kalbinizden geçen her şeyi sizden daha iyi bilen,
O'nu kaybetmemek için günde sadece 2 saatinizi ayırmanızın yeterli olduğu,
Ama bu 2 saat haricinde de asla aklınızdan çıkarmamanız gereken,
Sizi sevmesi Dünyalara değişilmeyecek olan, size tek başına yetebilecek,
Bazen sizi deneyen, ne yapacağınızı bildiği halde sizin bunu yaparak bilmenizi isteyen,
İstediğiniz her an O'nunla konuşabileceğiniz,
Hayatınıza sürekli pozitif şeyler katan,
Size her zaman öğütler veren, daha iyi olabilmeniz için,
Birtek seni değil, eşini, dostunu, akrabanı, arkadaşlarını ve herşeyini düşünen,
İsteklerinizi asla geri çevirmeyen, ama yeri ve zamanı geldiğinde gerçekleştiren bir SEVGİLİ.
Etrafınıza çok bakmayın, o kadar uzakta değil ...
12 Mayıs 2013 Pazar
Anne'n
Biliyorum, çoğu kişi bu yazıyı okumaya
üşenecek o yüzden bütün Annelerin, anne adaylarının ve gelecekteki
annelerin anneler gününü kutlar, Anne’si vefat edenlere Allah’tan sabır
ve Anneleri için mağfiret dilerim, yalnız şunu bilmelisiniz ki “Anne”
günü 1 gün değil her gündür.
Hayatımızı değiştiren bir sürü insan oluyor, yön veren… Bunlardan en önemlisi Anne’mizdir.
Kim sorsanız hayatınızda en önemli kişi kimdir diye “Annem” der, diyemiyorsa bir sorun var demektir zaten. Bizim için bu kadar uğraşan annelerimizi sadece bugün mü seviyoruz yoksa her gün mü? Ya da annenize layık olabilmek için ne yapıyorsunuz, onun yaptıklarının yanında?
Annen kim?
9 ay seni karnında büyüttükten sonra dünyaya getirip ömür boyu senin iyiliğin, mutluluğun, eğitimin ve terbiyen için çabalayan kadındır annen. Daha fazlası da var da saysak burası dolar taşar. Ancak annelik yaşanarak öğrenilecek bir tecrübedir. Eğer ilk çocuksanız kendinizi kobay gibi hissedebilirsiniz.
Annen senin için neler çekti ? Farkında mısın?
Annen sana hamileyken, O’nun ilk üç ayı çok mutlu fakat sağlık sorunları yüzünden sıkıntılı geçti. Son üç ayı da yine çok mutlu; fakat yine sağlık sorunları yüzünden sıkıntılı geçti’. İlk 3 ay dikkatli davranmaya başladı, özellikle beslenmesine; son 3 ay da hayatı sen oldun “Alışverişleri, seninle birlikte kurduğu hayalleri, endişeleri…” Aslında hayatı sen olacaksın farkında değilsin belki de…
Annen senin doğumunuzu belki de böyle anlattı “Nasıl bir mucize yaşadığımı anladım. Büyüleyici bir an. Mükemmel, şahane, harikulade bir duygu. Aramızdaki kuvvetli bağı hissettim her saniye…” Peki doğumunuzda bu duyguyu yaşattığın mükemmel Annene şuan hangi duyguları yaşatabiliyorsun?
Annen senin için bunları da yapıyor: Gerçekten Annen her adımında senin için bir şeyler yapmak istiyor. Sana nasıl iyi imkânlar sağlayabilir diye düşünüyor. Anlayacağın hep seni düşünüyor. Sevgisini şımarır mısın düşüncesi olmadan sınırsızca gösteriyor.
Tabii ki sadece annen sana bir şeyler katmıyor sen de ona Bir şeyler katıyorsun: anlayış, sabır ve erdem gibi “karşılıksız sevginin ne demek olduğunu öğretmek” gibi…
“Anne olmak, emek ister, çaba ister, sabır ister’’
Annelerin kıymeti bir günde anlaşılamaz Tek günlük hatırlamalar gönül almaktan öte bir anlam ifade etmez Hayatının bütününde anne ve babasına nezaket gösteren bir insan, her gününü ihya etmiş demektir. “Cennet annelerin ayakları altındadır”
Bu ülkenin şefkatli annelere, şefkatli ve otoriter babalara ihtiyacı var bu yüzden şimdiki gençlerimizi ve çocuklarımızı, düzgün yetiştirelim. Unutmayın bir anne-babanın evladına verebileceği en güzel şey güzel ahlâkıdır, evladın anne-babasına verebileceği en güzel hediye ise bu ahlâka göre yaşayabilmektir.
“Hiç bir ana-baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli miras bırakamaz.”
Siz anne-babanızı memnun mu etmek istiyorsunuz? Hediye verip mutlu mu etmek istiyorsunuz? Alın size bir yol ...
"Kim Kur’an’ı okur ve onunla gereği gibi amel ederse, kıyamet günü anne ve babasına ışığı güneş aydınlığından daha parlak bir taç giydirilir ve yine onun anne ve babasına değeri dünyalara değişilmez iki elbise giydirilir. Onlar: Bunlar bize niçin giydirildi? diye sorduklarında; kendilerine: Çocuğunuzun Kur’an öğrenmesinden dolayı diye cevap verilir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned, 3/440)
Hayatımızı değiştiren bir sürü insan oluyor, yön veren… Bunlardan en önemlisi Anne’mizdir.
Kim sorsanız hayatınızda en önemli kişi kimdir diye “Annem” der, diyemiyorsa bir sorun var demektir zaten. Bizim için bu kadar uğraşan annelerimizi sadece bugün mü seviyoruz yoksa her gün mü? Ya da annenize layık olabilmek için ne yapıyorsunuz, onun yaptıklarının yanında?
Annen kim?
9 ay seni karnında büyüttükten sonra dünyaya getirip ömür boyu senin iyiliğin, mutluluğun, eğitimin ve terbiyen için çabalayan kadındır annen. Daha fazlası da var da saysak burası dolar taşar. Ancak annelik yaşanarak öğrenilecek bir tecrübedir. Eğer ilk çocuksanız kendinizi kobay gibi hissedebilirsiniz.
Annen senin için neler çekti ? Farkında mısın?
Annen sana hamileyken, O’nun ilk üç ayı çok mutlu fakat sağlık sorunları yüzünden sıkıntılı geçti. Son üç ayı da yine çok mutlu; fakat yine sağlık sorunları yüzünden sıkıntılı geçti’. İlk 3 ay dikkatli davranmaya başladı, özellikle beslenmesine; son 3 ay da hayatı sen oldun “Alışverişleri, seninle birlikte kurduğu hayalleri, endişeleri…” Aslında hayatı sen olacaksın farkında değilsin belki de…
Annen senin doğumunuzu belki de böyle anlattı “Nasıl bir mucize yaşadığımı anladım. Büyüleyici bir an. Mükemmel, şahane, harikulade bir duygu. Aramızdaki kuvvetli bağı hissettim her saniye…” Peki doğumunuzda bu duyguyu yaşattığın mükemmel Annene şuan hangi duyguları yaşatabiliyorsun?
Annen senin için bunları da yapıyor: Gerçekten Annen her adımında senin için bir şeyler yapmak istiyor. Sana nasıl iyi imkânlar sağlayabilir diye düşünüyor. Anlayacağın hep seni düşünüyor. Sevgisini şımarır mısın düşüncesi olmadan sınırsızca gösteriyor.
Tabii ki sadece annen sana bir şeyler katmıyor sen de ona Bir şeyler katıyorsun: anlayış, sabır ve erdem gibi “karşılıksız sevginin ne demek olduğunu öğretmek” gibi…
“Anne olmak, emek ister, çaba ister, sabır ister’’
Annelerin kıymeti bir günde anlaşılamaz Tek günlük hatırlamalar gönül almaktan öte bir anlam ifade etmez Hayatının bütününde anne ve babasına nezaket gösteren bir insan, her gününü ihya etmiş demektir. “Cennet annelerin ayakları altındadır”
Bu ülkenin şefkatli annelere, şefkatli ve otoriter babalara ihtiyacı var bu yüzden şimdiki gençlerimizi ve çocuklarımızı, düzgün yetiştirelim. Unutmayın bir anne-babanın evladına verebileceği en güzel şey güzel ahlâkıdır, evladın anne-babasına verebileceği en güzel hediye ise bu ahlâka göre yaşayabilmektir.
“Hiç bir ana-baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli miras bırakamaz.”
Siz anne-babanızı memnun mu etmek istiyorsunuz? Hediye verip mutlu mu etmek istiyorsunuz? Alın size bir yol ...
"Kim Kur’an’ı okur ve onunla gereği gibi amel ederse, kıyamet günü anne ve babasına ışığı güneş aydınlığından daha parlak bir taç giydirilir ve yine onun anne ve babasına değeri dünyalara değişilmez iki elbise giydirilir. Onlar: Bunlar bize niçin giydirildi? diye sorduklarında; kendilerine: Çocuğunuzun Kur’an öğrenmesinden dolayı diye cevap verilir.” (Ahmet b. Hanbel, Müsned, 3/440)
9 Mayıs 2013 Perşembe
File I/O Giriş
1) File tipi pointer tanımla - FILE *fptr1
2) Dosyayı aç - fopen komutu - fptr1 = fopen("dosya.txt","r(reading)") -
if(fptr1==NULL){
dosya yoktur
}
else{
yapacağın işlemi seç
}
3) Oku - yaz bişiyler yap arkadaş ; fscanf(fptr1,"%..",&) ; fprintf(fptr2,"%..",..) ;
4) fclose(fptr2)
r : reading
w : write(dosya varsa içini siler , dosya yoksa oluşturur)
a : appand(dosya varsa ekler , yoksa oluşturur)
r+ : reading/write (dosya olmak zorunda)
w+ : reading/write (dosya yoksa açar)
a+ : read/append (dosya yoksa oluşturur, varsa sonuna ekler)
txt değilse sonuna b ekle , örnek rb,wb,ab,rb+,wb+ab+
fread(okuduğunu nereye atıcan,sizeof(float-int)kaç byte,kaç tane okuyacan,nereden okuyacan)
fwrite(nereden yazacan,sizeof(float-int)kaç byte,kaç tane yazacan,nereye yazacan)
fseek(file_ptr,offset(+- sayı),location)
SEEK_SET : başlangıç
SEEK_CUR : şu an nerede
SEEK_END : son
ÖRNEK ...
-------------
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <math.h>
#include <time.h>
#define PI 3.14
#define N 8
int main() {
int b=5,f;
float a=13.72, c=6.68, e,g;
FILE *cikis, *giris;
cikis=fopen ("d://test.txt","w");
fprintf(cikis,"%6.2f%2d%5.2f",a,b,c);
fclose(cikis);
giris=fopen ("d://test.txt","r");
fscanf(giris,"%f%d%f",&e,&f,&g);
fclose(giris);
printf("%6.2f%2d%5.2f\n",a,b,c);
printf("%6.2f,%2d,%5.2f\n",e,f,g);
}
----------------
örnek
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <math.h>
int main() {
double x[5];
int i;
FILE *fp;
*fp=fopen("d://data.dat","rb+");
if(fp==NULL)
printf("Dosya yok");
else{
fread(x,sizeof(double),5,fp);
for(i=0;i<5;i++){
x[i]=sqrt(1-x[i]*x[i]);
}
fwrite(x,8,5,fp); //8 =sizeof(double)//
fclose(fp);
}
for(i=0;i<5;i++);
printf("%lf",x[i]);
}
-----------------
örnek (fwrite)
#include <stdio.h>
int main(void)
{
FILE *file_ptr;
int iCount;
char arr[6] = "hello";
file_ptr = fopen("sample.txt", "w");
iCount = fwrite(arr, 1, 5, file_ptr);
fclose(file_ptr);
return 0;
}
------------------
örnek(fread)
FILE *fp;
fp=fopen("c:\\test.bin", "wb");
char x[10]="ABCDEFGHIJ";
fwrite(x, sizeof(x[0]), sizeof(x)/sizeof(x[0]), fp);
2) Dosyayı aç - fopen komutu - fptr1 = fopen("dosya.txt","r(reading)") -
if(fptr1==NULL){
dosya yoktur
}
else{
yapacağın işlemi seç
}
3) Oku - yaz bişiyler yap arkadaş ; fscanf(fptr1,"%..",&) ; fprintf(fptr2,"%..",..) ;
4) fclose(fptr2)
r : reading
w : write(dosya varsa içini siler , dosya yoksa oluşturur)
a : appand(dosya varsa ekler , yoksa oluşturur)
r+ : reading/write (dosya olmak zorunda)
w+ : reading/write (dosya yoksa açar)
a+ : read/append (dosya yoksa oluşturur, varsa sonuna ekler)
txt değilse sonuna b ekle , örnek rb,wb,ab,rb+,wb+ab+
fread(okuduğunu nereye atıcan,sizeof(float-int)kaç byte,kaç tane okuyacan,nereden okuyacan)
fwrite(nereden yazacan,sizeof(float-int)kaç byte,kaç tane yazacan,nereye yazacan)
fseek(file_ptr,offset(+- sayı),location)
SEEK_SET : başlangıç
SEEK_CUR : şu an nerede
SEEK_END : son
ÖRNEK ...
-------------
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <math.h>
#include <time.h>
#define PI 3.14
#define N 8
int main() {
int b=5,f;
float a=13.72, c=6.68, e,g;
FILE *cikis, *giris;
cikis=fopen ("d://test.txt","w");
fprintf(cikis,"%6.2f%2d%5.2f",a,b,c);
fclose(cikis);
giris=fopen ("d://test.txt","r");
fscanf(giris,"%f%d%f",&e,&f,&g);
fclose(giris);
printf("%6.2f%2d%5.2f\n",a,b,c);
printf("%6.2f,%2d,%5.2f\n",e,f,g);
}
----------------
örnek
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <math.h>
int main() {
double x[5];
int i;
FILE *fp;
*fp=fopen("d://data.dat","rb+");
if(fp==NULL)
printf("Dosya yok");
else{
fread(x,sizeof(double),5,fp);
for(i=0;i<5;i++){
x[i]=sqrt(1-x[i]*x[i]);
}
fwrite(x,8,5,fp); //8 =sizeof(double)//
fclose(fp);
}
for(i=0;i<5;i++);
printf("%lf",x[i]);
}
-----------------
örnek (fwrite)
#include <stdio.h>
int main(void)
{
FILE *file_ptr;
int iCount;
char arr[6] = "hello";
file_ptr = fopen("sample.txt", "w");
iCount = fwrite(arr, 1, 5, file_ptr);
fclose(file_ptr);
return 0;
}
------------------
örnek(fread)
FILE *fp;
fp=fopen("c:\\test.bin", "wb");
char x[10]="ABCDEFGHIJ";
fwrite(x, sizeof(x[0]), sizeof(x)/sizeof(x[0]), fp);
4 Mayıs 2013 Cumartesi
İnsan
Bu sefer biraz ana konumun dışına çıkmak istedim. Sıkılmadan okumanız dileğiyle...
Küçücük bir tohumdan koskocaman bir ağaca ...
Toprağa dik, sula, güneş görsün büyüsün ağaç tabii sevgi gösterilirse başka bir güzel büyür o ağaç...
İnsan öyle mi? Doğması bir sorun, büyümesi bir sorun, gelişmesi bir sorun, ölmesi bir sorun ...
Doğmasıyla başlayayım yazıma.
Yeni bir bebek gelir dünyaya , o minicik beden ile, ebeveyn, eş dost kim varsa hepsini bir sevinç kaplar, dertsiz insanlar gibi, sevinirler. Ama bu sevinci sorunlar kovalar, gece ağlamaları,karın acıkmaları, gazı vs. Sabır taşı olur anne-baba. Eğer sabredemezlerse de çocuğa birşey olmaz kendi aralarında çekişmeler olur ama gereksizdir bunlar, tabii ki iş stresi, geçim, ruh hali önemli ama bu tartışmaların ebeveynlere bir faydası yoktur, ben böyle drumlarda erkeklere alttan almalarını öneriyorum, eşiniz 9 ay karnında taşımış çocuğu, sizin işlerinizi yapıyor üstelik çalışmasına rağmen belki de, 3-5 laf söylemiş çok mu? Herneyse çocuk ağlar da ağlar, ebeveynler bilir çocuğun kendilerini anladığını, bu yüzden belki de çocuğa bağırmaz,vurmaz; daha doğrusu bağıramaz, vuramaz, kıyamaz. Bebekler çaresizdir,ne yapsın, ilgi ister, açım der, susadım der; ama sadece ağlayarak. Biraz büyür, emeklemeye başlar, "ıg,ug" sesleri de beraberinde gelir, etrafına bakar, bunlar ne diye, anlamaya çalışır.Zaman akar gider bu ara, "anne, baba" deyince ve ya "abi, abba" bir mutluluk kaplar aileyi, sanki önceden konuşma yokmuş ta çocuk yeni keşfetmiş gibi konuşmayı, hele ismini söylediği fert ayrı bir mutludur. Biraz daha büyüdükten sonra meraklanmaya başlar, ve sorar "bu ne?", "bu ne?" diye. Aile fertleri başta cevaplarlar daha sonralarda sıkılmalar başlar ve biri patlar en sonunda "neyse ne, sana ne" gibi kelimelerle sanki çocuğun konuşmasına kendisi sevinmemiş gibi, hiç hatırlamadan o sevinci. Artık çocuğun öğrenme merakını korku engeller.Ya bir daha bağırırsa diye korkar, soru sormaktan çekinir; işte tam da o an aslında çocuğun sorgulama yeteneğinin köreldiği andır ve neyse ne gibi cevaplarla yaşar.(Bkz. Kendiniz, ne kadar sorguluyorsunuz yaşamınızı? En azından kaç kişi yatmadan önce düşünüyor ben bugün ne yaptım bana ne kattı ne kaybettim diye?) Neyse çocuk büyür ayaklanır, koşmaya çalışır, düşer, ağlar hemen ebeveynine koşar. Onlarla zaman geçirmek ister, hiç ayrılmamak ister, belki de o zaman hissediyordur ileride mecbur ayrılacağını, ...
Devamı bir sonraki yazımda ne zaman kafama eserse :)
Küçücük bir tohumdan koskocaman bir ağaca ...
Toprağa dik, sula, güneş görsün büyüsün ağaç tabii sevgi gösterilirse başka bir güzel büyür o ağaç...
İnsan öyle mi? Doğması bir sorun, büyümesi bir sorun, gelişmesi bir sorun, ölmesi bir sorun ...
Doğmasıyla başlayayım yazıma.
Yeni bir bebek gelir dünyaya , o minicik beden ile, ebeveyn, eş dost kim varsa hepsini bir sevinç kaplar, dertsiz insanlar gibi, sevinirler. Ama bu sevinci sorunlar kovalar, gece ağlamaları,karın acıkmaları, gazı vs. Sabır taşı olur anne-baba. Eğer sabredemezlerse de çocuğa birşey olmaz kendi aralarında çekişmeler olur ama gereksizdir bunlar, tabii ki iş stresi, geçim, ruh hali önemli ama bu tartışmaların ebeveynlere bir faydası yoktur, ben böyle drumlarda erkeklere alttan almalarını öneriyorum, eşiniz 9 ay karnında taşımış çocuğu, sizin işlerinizi yapıyor üstelik çalışmasına rağmen belki de, 3-5 laf söylemiş çok mu? Herneyse çocuk ağlar da ağlar, ebeveynler bilir çocuğun kendilerini anladığını, bu yüzden belki de çocuğa bağırmaz,vurmaz; daha doğrusu bağıramaz, vuramaz, kıyamaz. Bebekler çaresizdir,ne yapsın, ilgi ister, açım der, susadım der; ama sadece ağlayarak. Biraz büyür, emeklemeye başlar, "ıg,ug" sesleri de beraberinde gelir, etrafına bakar, bunlar ne diye, anlamaya çalışır.Zaman akar gider bu ara, "anne, baba" deyince ve ya "abi, abba" bir mutluluk kaplar aileyi, sanki önceden konuşma yokmuş ta çocuk yeni keşfetmiş gibi konuşmayı, hele ismini söylediği fert ayrı bir mutludur. Biraz daha büyüdükten sonra meraklanmaya başlar, ve sorar "bu ne?", "bu ne?" diye. Aile fertleri başta cevaplarlar daha sonralarda sıkılmalar başlar ve biri patlar en sonunda "neyse ne, sana ne" gibi kelimelerle sanki çocuğun konuşmasına kendisi sevinmemiş gibi, hiç hatırlamadan o sevinci. Artık çocuğun öğrenme merakını korku engeller.Ya bir daha bağırırsa diye korkar, soru sormaktan çekinir; işte tam da o an aslında çocuğun sorgulama yeteneğinin köreldiği andır ve neyse ne gibi cevaplarla yaşar.(Bkz. Kendiniz, ne kadar sorguluyorsunuz yaşamınızı? En azından kaç kişi yatmadan önce düşünüyor ben bugün ne yaptım bana ne kattı ne kaybettim diye?) Neyse çocuk büyür ayaklanır, koşmaya çalışır, düşer, ağlar hemen ebeveynine koşar. Onlarla zaman geçirmek ister, hiç ayrılmamak ister, belki de o zaman hissediyordur ileride mecbur ayrılacağını, ...
Devamı bir sonraki yazımda ne zaman kafama eserse :)
15 Nisan 2013 Pazartesi
3 Satır bir metinde hangi harften kaç tane olduğunu bulan program
#include <stdio.h>
#include <string.h>
#include <ctype.h>
int main( void )
{
char text[ 3 ][ 80 ],tampon[240]={0}; /* 3 lines of text */
char *searchPtr; /* pointer to search character */
char characters[ 26 ] = { 0 }; /* totals for each letter */
char say_characters[ 26 ] = { 0 };
int count = 0; /* total for current letter */
int i; /* loop counter */
int j; /* loop counter */
printf( "Enter three lines of text:\n" );
gets(text[0]);
gets(text[1]);
gets(text[2]);
strcat(tampon,text[0]);
strcat(tampon,text[1]);
strcat(tampon,text[2]); /* read three lines of text */
for(j=0;j<strlen(tampon);j++){
tampon[j]=tolower(tampon[j]);}/* convert letters to lowercase */
for(i=0;i<26;i++){
characters[i]=(char)((int)'a'+i);
}
searchPtr=tampon;
for(j=0;j<strlen(tampon);j++,searchPtr=searchPtr+1)
for(i=0;i<26;i++){
if(characters[i]==*searchPtr){
say_characters[i]++;
}
}
/* loop through alphabet */
printf( "\nThe total occurrences of each character:\n" );
/* display totals for each character */
for ( i = 0; i <= 25; i++ ) {
printf( "%c:%3d\n", 'a' + i, say_characters[ i ] );
} /* end for */
return 0; /* indicate successful termination */
} /* end main */
#include <string.h>
#include <ctype.h>
int main( void )
{
char text[ 3 ][ 80 ],tampon[240]={0}; /* 3 lines of text */
char *searchPtr; /* pointer to search character */
char characters[ 26 ] = { 0 }; /* totals for each letter */
char say_characters[ 26 ] = { 0 };
int count = 0; /* total for current letter */
int i; /* loop counter */
int j; /* loop counter */
printf( "Enter three lines of text:\n" );
gets(text[0]);
gets(text[1]);
gets(text[2]);
strcat(tampon,text[0]);
strcat(tampon,text[1]);
strcat(tampon,text[2]); /* read three lines of text */
for(j=0;j<strlen(tampon);j++){
tampon[j]=tolower(tampon[j]);}/* convert letters to lowercase */
for(i=0;i<26;i++){
characters[i]=(char)((int)'a'+i);
}
searchPtr=tampon;
for(j=0;j<strlen(tampon);j++,searchPtr=searchPtr+1)
for(i=0;i<26;i++){
if(characters[i]==*searchPtr){
say_characters[i]++;
}
}
/* loop through alphabet */
printf( "\nThe total occurrences of each character:\n" );
/* display totals for each character */
for ( i = 0; i <= 25; i++ ) {
printf( "%c:%3d\n", 'a' + i, say_characters[ i ] );
} /* end for */
return 0; /* indicate successful termination */
} /* end main */
5 Nisan 2013 Cuma
05.04.2013 Günü yaptığımız çalışma :)
#include <stdio.h>
#include <time.h>
#include <stdlib.h>
#include <math.h>
#define pi 3.14
#define N 8
int main (){
int i,k,u,v,x,y;
double fxy[N][N]={0.0}, c[N][N]={0.0},z[N][N]={0.0},a[N],b[N];
srand(time(NULL));
for(x=0;x<N;x++){
for(y=0;y<N;y++){
fxy[x][y]=1;//rand() %250 +1;
}}
for(u=0;u<N;u++){
for(v=0;v<N;v++){
c[u][v]=0.0;
if(u==0)
a[u]=(double)(1/sqrt(2.0));
else
a[u]=1.0;
if(v==0)
b[v]=(double)(1/sqrt(2.0));
else
b[v]=1.0;
for(x=0;x<N;x++){
for(y=0;y<N;y++){
c[u][v]+=fxy[x][y]*cos((double)((double)(2*x+1)*(double)u*(double)pi/(double)(2*N)))*cos((double)((double)(2*y+1)*(double)v*(double)pi/(double)(2*N)));
}}
c[u][v]*=((double)(2.0/N)*(double)a[u]*(double)b[v]);
printf("%d,%d = %.3lf\t",u+1,v+1,c[u][v]);
}}
printf("\n");
for(u=0;u<N;u++){
for(v=0;v<N;v++){
for(x=0;x<N;x++){
for(y=0;y<N;y++){
z[u][v]+=c[x][y]*a[u]*b[v]*cos((double)((double)(2*x+1)*(double)u*(double)pi/(double)(2*N)))*cos((double)((double)(2*y+1)*(double)v*(double)pi/(double)(2*N)));
}}
z[u][v]*=(double)(2.0/N);
printf("%d,%d = %.3lf\t",u+1,v+1,z[u][v]);
}}
}
#include <time.h>
#include <stdlib.h>
#include <math.h>
#define pi 3.14
#define N 8
int main (){
int i,k,u,v,x,y;
double fxy[N][N]={0.0}, c[N][N]={0.0},z[N][N]={0.0},a[N],b[N];
srand(time(NULL));
for(x=0;x<N;x++){
for(y=0;y<N;y++){
fxy[x][y]=1;//rand() %250 +1;
}}
for(u=0;u<N;u++){
for(v=0;v<N;v++){
c[u][v]=0.0;
if(u==0)
a[u]=(double)(1/sqrt(2.0));
else
a[u]=1.0;
if(v==0)
b[v]=(double)(1/sqrt(2.0));
else
b[v]=1.0;
for(x=0;x<N;x++){
for(y=0;y<N;y++){
c[u][v]+=fxy[x][y]*cos((double)((double)(2*x+1)*(double)u*(double)pi/(double)(2*N)))*cos((double)((double)(2*y+1)*(double)v*(double)pi/(double)(2*N)));
}}
c[u][v]*=((double)(2.0/N)*(double)a[u]*(double)b[v]);
printf("%d,%d = %.3lf\t",u+1,v+1,c[u][v]);
}}
printf("\n");
for(u=0;u<N;u++){
for(v=0;v<N;v++){
for(x=0;x<N;x++){
for(y=0;y<N;y++){
z[u][v]+=c[x][y]*a[u]*b[v]*cos((double)((double)(2*x+1)*(double)u*(double)pi/(double)(2*N)))*cos((double)((double)(2*y+1)*(double)v*(double)pi/(double)(2*N)));
}}
z[u][v]*=(double)(2.0/N);
printf("%d,%d = %.3lf\t",u+1,v+1,z[u][v]);
}}
}
2 Nisan 2013 Salı
Matrislerin toplamı, Skalerle Çarpımı ve Transpozesi
#include<stdio.h> /* gerekli olan fonksiyonları yazınız*/
void scalar_mul(int matrix[3][2],int k);
void add(int matrix1[3][2],int matrix2[3][2]);
void transpose(int matrix5[3][2]);
int main(){
int matrix1 [2][3]= {{1,0,0},{0,0,1} }, i,j;
int matrix2[3][2]={{-1,3},{6,-6},{-3,-1}};
int matrix3[3][2]={{1,-2},{-4,4},{2,1}};
int matrix4[3][2];
scalar_mul(matrix3,3);
add(matrix2,matrix3);
transpose(matrix2);
return(0);
}
void transpose(int matrix5[3][2]){
int matrix6[2][3],i,j;
printf("Bir Matrisin Transpozesi\n");
for(i=0;i<3;i++){
for(j=0;j<2;j++){
matrix6[j][i]=matrix5[i][j];
}}
for(i=0;i<2;i++){
for(j=0;j<3;j++){
printf("%d,%d: %3d\t",i+1,j+1,matrix6[i][j]);
}
printf("\n");
}
printf("\n");
}
void add(int matrix1[3][2],int matrix2[3][2]){
int i,j,tampon[3][2]={0};
printf("2 Matrisin Toplami\n");
for(i=0;i<3;i++){
for(j=0;j<2;j++){
tampon[i][j]=matrix1[i][j]+matrix2[i][j];
printf("%d,%d: %3d\t",i+1,j+1,tampon[i][j]);
}
printf("\n");
}
printf("\n");
}
void scalar_mul(int matrix[3][2],int k){
int tampon[3][2],i,j;
printf("Bir Matrisin Skalerle Carpimi\n");
for(i=0;i<3;i++){
for(j=0;j<2;j++){
tampon[i][j]=matrix[i][j]*k;
printf("%d,%d: %3d\t",i+1,j+1,tampon[i][j]);
}
printf("\n");
}
printf("\n");
}
void scalar_mul(int matrix[3][2],int k);
void add(int matrix1[3][2],int matrix2[3][2]);
void transpose(int matrix5[3][2]);
int main(){
int matrix1 [2][3]= {{1,0,0},{0,0,1} }, i,j;
int matrix2[3][2]={{-1,3},{6,-6},{-3,-1}};
int matrix3[3][2]={{1,-2},{-4,4},{2,1}};
int matrix4[3][2];
scalar_mul(matrix3,3);
add(matrix2,matrix3);
transpose(matrix2);
return(0);
}
void transpose(int matrix5[3][2]){
int matrix6[2][3],i,j;
printf("Bir Matrisin Transpozesi\n");
for(i=0;i<3;i++){
for(j=0;j<2;j++){
matrix6[j][i]=matrix5[i][j];
}}
for(i=0;i<2;i++){
for(j=0;j<3;j++){
printf("%d,%d: %3d\t",i+1,j+1,matrix6[i][j]);
}
printf("\n");
}
printf("\n");
}
void add(int matrix1[3][2],int matrix2[3][2]){
int i,j,tampon[3][2]={0};
printf("2 Matrisin Toplami\n");
for(i=0;i<3;i++){
for(j=0;j<2;j++){
tampon[i][j]=matrix1[i][j]+matrix2[i][j];
printf("%d,%d: %3d\t",i+1,j+1,tampon[i][j]);
}
printf("\n");
}
printf("\n");
}
void scalar_mul(int matrix[3][2],int k){
int tampon[3][2],i,j;
printf("Bir Matrisin Skalerle Carpimi\n");
for(i=0;i<3;i++){
for(j=0;j<2;j++){
tampon[i][j]=matrix[i][j]*k;
printf("%d,%d: %3d\t",i+1,j+1,tampon[i][j]);
}
printf("\n");
}
printf("\n");
}
30 Mart 2013 Cumartesi
29.03.2013 Cuma günü en son ders yaptığımız program
Lütfen sadece örnek amaçlı kullanın , copy-paste yapmayın , haftaya ki derse de kendi yazdığınız programı getirin ...
#include <stdio.h>
#include <time.h>
#include <stdlib.h>
int main (){
int x[8][8],i,k,u,v,y[8][8]={0};
srand(time(NULL));
for(i=0;i<8;i++){
for(k=0;k<8;k++){
x[i][k]=rand() %255+1;
printf("%d,%d = %.3d\t",i+1,k+1,x[i][k]);
}}
putchar('\n');
for(u=0;u<8;u++){
for(v=0;v<8;v++){
for(i=u;i<8;i++){
for(k=v;k<8;k++){
y[u][v]+=x[i][k];
}
}
printf("%d,%d = %.3d\t",u+1,v+1,y[u][v]);
}
}
}
#include <stdio.h>
#include <time.h>
#include <stdlib.h>
int main (){
int x[8][8],i,k,u,v,y[8][8]={0};
srand(time(NULL));
for(i=0;i<8;i++){
for(k=0;k<8;k++){
x[i][k]=rand() %255+1;
printf("%d,%d = %.3d\t",i+1,k+1,x[i][k]);
}}
putchar('\n');
for(u=0;u<8;u++){
for(v=0;v<8;v++){
for(i=u;i<8;i++){
for(k=v;k<8;k++){
y[u][v]+=x[i][k];
}
}
printf("%d,%d = %.3d\t",u+1,v+1,y[u][v]);
}
}
}
26 Mart 2013 Salı
Mehmet Akif ve İstiklal Marşı
Bugün Hocanmız anlattı umarım ders olur !!! @Halit Çelik 'den alıntıdır :D Üzerine de biraz araştırma ve yorum. Hatamız varsa Affola ...
istiklal marşı ve Mahmet Akif Ersoy ...
H.Ç. : Söyleyin bakalım İstiklal Marşını Kim yazmıştır?
Öğrenciler : Mehmet Akif Ersoy.
H.Ç. : Yanlış. Söyleyin bakalım şimdiye kadar 12 ve 18 Martta okulda nasıl kutladınız , neler yaptınız ? durun ben söyleyeyim. günün anlam ve öenmi , Şiirler , Oratoryo ve Müdürün kapanış konuşması. ama bunun suçu sizde değil tabii. (Bunu Siz de Deneyin) İstiklal Marşının 1. -3. -5. -7. ve 10. dizelerini okuyun bakalım kendi kendinize. Okuyamıyorsanız hata sizde değil emin olun öğretmenlerinizde . Şimdiye kadar size ezberletip hadi 1. ezberleyene 100 vericem demeleri ve sadece size EZBERLETMELERİ.
Hz. Ömer bin Hattap (R.A) hilafeti döneminde, bir gün sabaha karşı Medine sokaklarında dolaşırken, evin birinden bir anne ve kızın tartışmalarını duyar. Halife hazretleri kapı önünde durur ve dinler. Anne, kızına; “Şu süte biraz su karıştır” demesi üzerine, kız annesine; “Müminlerin emiri süte su karıştırmayı yasakladı” diye cevap verir. Annesi; “O şimdi nereden duyacak?” deyince, kız; “Görünüşte ona itaat edip, arkasından ona isyan mı edelim? Ömer’in kendisi görmese, onun Rabbi görüyor” der.
Hz. Ömer, o evi iyice beller ve eve döndüğünde oğlu Asım’a bu evi tarif eder. Sonra, şayet bu kız kimse değilse, onunla evlenmesini, belki ondan hayırlı bir evladının olacağını tavsiye eder. İşte bu evlilikten Ömer Bin Abdülaziz’in annesi Ümmü Asım doğar.
"Asım"'ı buradan aklınızda tutun. Az sonra bir yere bağlayacağız
Arkadaşı Mithat Cemal Kuntay’ın anlattığı şu hâtıra da, “İnsan” Mehmet Akif’i, onun vefa ve merhamet hislerini en iyi şekilde anlatması bakımından ibretâmizdir. Şöyle anlatıyor Mithat Cemal:
“Balkan Harbi başlarken Akif Bey yegane geçim yolu olan resmî memuriyetinden istifa etti. Kirada oturduğu evine bir cuma günü gittim. Beş çocuğundan başka dört çocuğu daha vardı.
-Bunlar kim? dedim.
-Çocuklarım, dedi.
-Bir hafta içinde fazladan dört çocuk sahibi olmakta tuhaflık var, dedim. Sonra anlattı.
Baytar mektebindeyken bir arkadaşıyla anlaşmışlar. Kim önce ölürse, ölenin çocuklarına kalan bakacak. Arkadaşı vefat etmiş. Akif Bey de anlaşmalarının gereğini yerine getirmişti.”
Evet. Mehmet Akifin “arkadaşım” dediği, baytar mektebinde birlikte okudukları İslimyeli Hasan Tahsin Bey’dir. Hasan Bey, Edirne baytar müfettişi bulunduğu bir sırada 1912 yılında vefat edince Akif -her zaman olduğu gibi- sözünde durarak, onca fakr-u zarûretine rağmen merhumun çocuklarının bakımını üzerine almıştır. 5 kendi çocuğu 4 çocuğun da bakımını üzerine almıştır.- O aralar eşi de Psikolojik sorunlar yaşamasına rağmen-.
Bu hatırayla ilgili Mehmet Akif'in Oğlu Emin Ersoy demiş ki : Ben üvey kardeşim olduğunu 30 yaşımda öğrendim.-Siz o kadar bir tutabilir miydiniz ?-
Birinci Dünya Savaşında Mehmet Akif Almanlara esir düşen Müslümanları aydınlatmak için Berlin’e gittiğinden Çanakkale Savaşlarını görmedi. Ama Çanakkale için en muhteşem abideyi zaferden sonra kalemiyle dikti. Çünkü Akif’in yüreği daha ilk günden itibaren Çanakkale’de kalmıştı…
Almanların kendisini misafir ettikleri otelin şatafatı onu rahatsız etmişti. Niçin bu otelde kalmak istemediği sorulduğunda, benim temsil ettiğim milletin evlatları şimdi Çanakkale’de can ve kan pazarında aç açık ve perişan olarak vatan müdafaası yapıyorlar. Onlar her türlü perişanlığın ve yoksulluğun içinde çırpınırlarken, bu otelin rahatlığı beni rahatsız eder. Buradaki lüks bina batar demişti..
Berlin’de kaldığı günlerde her sabah ilk iş olarak Askeri Ataşemiz Binbaşı Ömer Lütfü Beye Çanakkale’nin durumunu sorardı. O da her defasında Akif Bey Allah’tan ümit kesilmez ancak maddi koşullara göre Çanakkale’de kazanmamız imkansız derdi.
Akif Çanakkale’den Binlerce km uzaklıkta olduğu halde Çanakkale ili yatıyor Çanakkale ile kalkıyordu.
Daha sonra önemli bir görevle Arabistan’a geldi. Çünkü İngilizler Müslüman Arapları da Osmanlıdan ayırmak için gayret gösteriyordu. Akif bu kardeşlerimizi de birlik ve beraberliğe, düşmanın sinsi oyununa gelmemeye çağırıyordu.
Akif Çanakkale’den Binlerce km uzaklıkta olduğu halde Çanakkale ili yatıyor Çanakkale ile kalkıyordu orada da.
Teşkilatı Mahsusa görevlisi olarak Enver paşanın yakın dostu kuşçubaşı eşref ile birlikte MEDİNE yakınlarındaki El-Muazzam istasyonundadır MEHMET AKİF. Yine bir gün kalkıp telgrafla sorarken haberleri, Kuşcubaşı Eşref Bey "Kaldırdım başımı , gözümü hafif açtım baktım ki Mehmet Akif mutlu, Çanakkale savaşını kazandığımızı anladım, Mehmet Akif dışarı çıktı 2 rekatlık Şükür namazına başladı 1. secdeyi yarım satte bitiremedi yanına gitti baktım hüngür hüngür ağlıyordu, birşey demeden içeri gittim. 2 saat sonra dışarı çıktım hala namazı bitirmemişti secdedeydi ve hala ağlıyordu. Tekrar yanına gittim ve kaldırdım başını secdeden ,nasıl bir ağlamaysa her yeri sular seller götürüyordu, yüzü çamur içinde kalmıştı. İçeri gitti ve ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE adlı şiiri yazmaya başladı,
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?" başlayan.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
İşte bu Asım sütü bozuk olmayan Asım sütüne su katılmamış Asımın nesli.
Milli Mücadele yıllarında yurdumuz dört bir taraftan düşman işgali altındaydı. Anadolu’da ise Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde büyük bir bağımsızlık ateşi yanıyordu. Bu heyecanın ve mücadelenin her zaman canlı olarak beyinlerde muhafaza edilmesi için İsmet İnönü, milletin ve ordunun milli bir marşı olması Milli Eğitim Bakanlığına bir teklifte bulundu. Nitekim böyle bir marş Fransız ordusu için bulunmaktaydı ve pekala Türk ulusu içinde olabilirdi Bakanlıkça uygun görülmesi üzerine yapılan yarışmaya tam 734 şiir gönderildi. Beğenilen marş için 500 lira ödül verilecekti. Gönderilen bu şiirlerin hepsi incelenmeye alındı ve sadece altı adet şiir kaldı ama bu şiirlerinde milli bir ruhu yansıtmadığı belli oluyordu. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver bu şiiri Mehmet Akif Ersoy’un yazmasını istiyordu. Bu konuda şairin Meclis’teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’den de yardım istemiştir bundan sonrasını da kendisi şöyle anlatmaktadır:
‘‘Akif Bey’in yanımda olduğu bir zaman, elime bir kâğıt parçası alarak, onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.
— Ne yazıyorsun?
— Marş… İstiklal Marşı yazıyorum.
— Yahu sen ne adamsın? Seçilecek şiire para ödülü verileceğini bilmiyor musun? İçinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?
— Yarışma kaldırıldı? Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir ödül. Milli Eğitim Bakanı bana güvence verdi.
"Mehmet Akif gaz lambasını da alarak karanlık odaya gitti ve içerinen garip sesler geliyordu. Mehmet Akif her şiir yasışında böyle sesler çıkardı. Az sonra Mehmet Akif odadan hızlıca çıktı ve içeri girdim. Duvarda aynen şunlar yazıyordu "Korkma, sönmez bu şafakalarda yüzen Alsancak !" Alsancak kısmına tırnakları yetmemiş olacak ki kanlar akıyordu."
--- hemen işaret edeyim o korkma vak'asına da ---
Hz. Muhammed hicret esnasında "Ey Ebu Bekir! Korkma! Hiç şüphesiz, Allah bizimledir!" buyurmuştu.
Detaylı Hicret : http://www.fatihcamii.net/islam-tarihi/peygamberimizin-a.s.medine-ye-hicreti.html
Para ödülünün olmayacağı konusunda güvence alan Mehmet Akif Ersoy kısa bir süre içinde ‘’İstiklal Marşı’’nı yazarak Hamdullah Suphi Bey’e gönderdi.
Hamdullah Suphi Bey bunu kurulda şöyle açıklamaktadır:
HAMDULLAH SUPHİ (Antalya) –Arkadaşlar, hatırlarsınız Maarif Vekâleti son mücadelemizin ruhunu terennüm edecek bir marş için şairlerimize müracaat etmiştir. Birçok şiirler geldi. Aradan yedi tanesi en fazla evsafı haiz (nitelikleri olan) olarak görülmüş ve ayrılmıştır.
SALİH Ef. (Erzurum) – İsimleri nedir?
HAMDULLAH SUPHİ – Ayrıca arz edilecektir. Yalnız vekâlet yapmış olduğu tetkikatta (incelemede) fevkalade kuvvetli bir şiir aramak lüzumunu hissettiği için ben şahsen Mehmet Akif Beyefendi’ye müracaat ettim ve kendilerinin de bir şiir yazmalarını rica ettim. Kendileri çok asil bir endişe ile tereddüt gösterdiler. Bilirsiniz ki bu şiirler için bir ikramiye vaat edilmiştir. Hâlbuki bunu kendi isimlerine takrib etmek arzusunda bulunmadıklarını ve bundan çekindiklerini izhar ettiler. Ben şahsen müracaat ettim. Lazım gelen tedbiri alırız ve icap ed en ilanı yaparız dedim. Bu şartla büyük dini şairimiz bize fevkalade nefis bir şiir gönderdiler. Diğer altı şiirle beraber nazarı tetkikinize arz edeceğiz…
Yapılan oylamadan sonra en beğenilen şiir Mehmet Akif’in ki oldu. Mehmet Akif Ersoy’un okunan şiiri sürekli olarak alkışlarla kesilmiştir. Meclis konuşmaları şöyle geçmiştir:
REİS — Bu takriri kabul edenler, yani Mehmet Akif Beyefendi tarafından yazılan marşın İstiklal Marşı olmak üzere tanınmasını kabul edenler lütfen el kaldırsın. Ekseriyeti azime ile kabul edildi.
MÜFİT Ef. (Kırşehir) — Reis Bey yalnız bir şey arz edeceğim, Hamdullah Suphi Bey’in bu marşı bu kürsüden bir daha okumasını rica ediyorum.
REFİK B. (Konya) —Milletin ruhuna tercüman olan işbu İstiklal Marşı’nın ayakta okunmasını teklif ediyorum.
REİS —Müsaade buyurunuz efendim. Heyeti muhtereme bu marşı kabul ettiğinden tabii resmi bir İstiklal Marşı olarak tanınmıştır. Binaenaleyh ayakta dinlemeniz icap eder. Buyurunuz efendiler… Ve İstiklal Marşı ayakta tekrar okunarak 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi marşı olarak kabul edildi.
Âkif Bey, son üç yılında Kahire Üniversitesi’nde Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Ancak Mısır’da uzun müddet kalan yabancılara bilhassa musallat olan “siroz” hastalığına tutulmuş ve durumu ağırlaşınca, 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmüştür.
İstanbul’da yine Abbas ve Said Halim Paşa ailelerinin yardımıyla tedavi olunmuşsa da şifa bulamayarak 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etmiştir. Hastalığında da resmî bir alaka görmeyen İstiklâl fiairi’nin cenazesi, birkaç kişi ve çıplak bir tabutla Beyazid Camii’ne getirilmiş; ancak vefatını duyan ve ağlayarak koşup gelen üniversiteli gençler tarafından bayrağa ve Kâbe örtüsüne sarılarak, etrafında nöbete durulmuştur.
Bu mu yani bizim Mehmed Akife saygımız ?
İşte Akif'in oğlu Emin Ersoy'un o hazin hikayesi;
"Yıl 1962, Cağaloğlu'ndaki bir köşe yazısının odasına kirli sakallı, üstü başı bakımsız biri girer. Adını söyledikten sonra yazardan kendisine yardım etmesini ister. Köşe yazarı karşısındakinin içler acısı durumundan büyük üzüntü duyar. Köşe yazarı cüzdanını uzatır ve istediği kadar para almasını söyler. O da uygun bir miktar para alır ve cüzdanı geri verir. Birkaç ay sonra tek sütunluk bir gazete haberi çarpar köşe yazarının gözüne. İstanbul sokaklarında, bir çöp bidonunun yanında bulunan bir cesetten söz ediyordur o haber. Yazar fotoğrafa bakar ve para istemek için odasına gelen Emin Ersoy olduğunu görür. Yani bu kişi, Mehmet Akif Ersoy'un oğlu Emin Ersoy'dur. "
Emin, 24 Ocak 1967 günü Tophane'de yatıp kalktığı karoserin içinde ölü bulunmuştur.
Başkalarına el açacak kadar kötü bir duruma düşen ve bir kamyon karoserinde yatıp kalkarak kimsesizler gibi ölen Emin' e saygımız bu mu ?
Bırakın O çocuklar ezberlemesinler İstiklalal Marşı'mızı ama bilsinler nasıl yazıldığını her bir mısrasında nelerin olduğunu ve unutmasınlar "Hakkıdır, Hakk'a tapan Milletimin İstiklal" sözünü!!!
Okumana değdiğine inanıyorsan PAYLAŞ belki birşeyler değişir ?
istiklal marşı ve Mahmet Akif Ersoy ...
H.Ç. : Söyleyin bakalım İstiklal Marşını Kim yazmıştır?
Öğrenciler : Mehmet Akif Ersoy.
H.Ç. : Yanlış. Söyleyin bakalım şimdiye kadar 12 ve 18 Martta okulda nasıl kutladınız , neler yaptınız ? durun ben söyleyeyim. günün anlam ve öenmi , Şiirler , Oratoryo ve Müdürün kapanış konuşması. ama bunun suçu sizde değil tabii. (Bunu Siz de Deneyin) İstiklal Marşının 1. -3. -5. -7. ve 10. dizelerini okuyun bakalım kendi kendinize. Okuyamıyorsanız hata sizde değil emin olun öğretmenlerinizde . Şimdiye kadar size ezberletip hadi 1. ezberleyene 100 vericem demeleri ve sadece size EZBERLETMELERİ.
Hz. Ömer bin Hattap (R.A) hilafeti döneminde, bir gün sabaha karşı Medine sokaklarında dolaşırken, evin birinden bir anne ve kızın tartışmalarını duyar. Halife hazretleri kapı önünde durur ve dinler. Anne, kızına; “Şu süte biraz su karıştır” demesi üzerine, kız annesine; “Müminlerin emiri süte su karıştırmayı yasakladı” diye cevap verir. Annesi; “O şimdi nereden duyacak?” deyince, kız; “Görünüşte ona itaat edip, arkasından ona isyan mı edelim? Ömer’in kendisi görmese, onun Rabbi görüyor” der.
Hz. Ömer, o evi iyice beller ve eve döndüğünde oğlu Asım’a bu evi tarif eder. Sonra, şayet bu kız kimse değilse, onunla evlenmesini, belki ondan hayırlı bir evladının olacağını tavsiye eder. İşte bu evlilikten Ömer Bin Abdülaziz’in annesi Ümmü Asım doğar.
"Asım"'ı buradan aklınızda tutun. Az sonra bir yere bağlayacağız
Arkadaşı Mithat Cemal Kuntay’ın anlattığı şu hâtıra da, “İnsan” Mehmet Akif’i, onun vefa ve merhamet hislerini en iyi şekilde anlatması bakımından ibretâmizdir. Şöyle anlatıyor Mithat Cemal:
“Balkan Harbi başlarken Akif Bey yegane geçim yolu olan resmî memuriyetinden istifa etti. Kirada oturduğu evine bir cuma günü gittim. Beş çocuğundan başka dört çocuğu daha vardı.
-Bunlar kim? dedim.
-Çocuklarım, dedi.
-Bir hafta içinde fazladan dört çocuk sahibi olmakta tuhaflık var, dedim. Sonra anlattı.
Baytar mektebindeyken bir arkadaşıyla anlaşmışlar. Kim önce ölürse, ölenin çocuklarına kalan bakacak. Arkadaşı vefat etmiş. Akif Bey de anlaşmalarının gereğini yerine getirmişti.”
Evet. Mehmet Akifin “arkadaşım” dediği, baytar mektebinde birlikte okudukları İslimyeli Hasan Tahsin Bey’dir. Hasan Bey, Edirne baytar müfettişi bulunduğu bir sırada 1912 yılında vefat edince Akif -her zaman olduğu gibi- sözünde durarak, onca fakr-u zarûretine rağmen merhumun çocuklarının bakımını üzerine almıştır. 5 kendi çocuğu 4 çocuğun da bakımını üzerine almıştır.- O aralar eşi de Psikolojik sorunlar yaşamasına rağmen-.
Bu hatırayla ilgili Mehmet Akif'in Oğlu Emin Ersoy demiş ki : Ben üvey kardeşim olduğunu 30 yaşımda öğrendim.-Siz o kadar bir tutabilir miydiniz ?-
Birinci Dünya Savaşında Mehmet Akif Almanlara esir düşen Müslümanları aydınlatmak için Berlin’e gittiğinden Çanakkale Savaşlarını görmedi. Ama Çanakkale için en muhteşem abideyi zaferden sonra kalemiyle dikti. Çünkü Akif’in yüreği daha ilk günden itibaren Çanakkale’de kalmıştı…
Almanların kendisini misafir ettikleri otelin şatafatı onu rahatsız etmişti. Niçin bu otelde kalmak istemediği sorulduğunda, benim temsil ettiğim milletin evlatları şimdi Çanakkale’de can ve kan pazarında aç açık ve perişan olarak vatan müdafaası yapıyorlar. Onlar her türlü perişanlığın ve yoksulluğun içinde çırpınırlarken, bu otelin rahatlığı beni rahatsız eder. Buradaki lüks bina batar demişti..
Berlin’de kaldığı günlerde her sabah ilk iş olarak Askeri Ataşemiz Binbaşı Ömer Lütfü Beye Çanakkale’nin durumunu sorardı. O da her defasında Akif Bey Allah’tan ümit kesilmez ancak maddi koşullara göre Çanakkale’de kazanmamız imkansız derdi.
Akif Çanakkale’den Binlerce km uzaklıkta olduğu halde Çanakkale ili yatıyor Çanakkale ile kalkıyordu.
Daha sonra önemli bir görevle Arabistan’a geldi. Çünkü İngilizler Müslüman Arapları da Osmanlıdan ayırmak için gayret gösteriyordu. Akif bu kardeşlerimizi de birlik ve beraberliğe, düşmanın sinsi oyununa gelmemeye çağırıyordu.
Akif Çanakkale’den Binlerce km uzaklıkta olduğu halde Çanakkale ili yatıyor Çanakkale ile kalkıyordu orada da.
Teşkilatı Mahsusa görevlisi olarak Enver paşanın yakın dostu kuşçubaşı eşref ile birlikte MEDİNE yakınlarındaki El-Muazzam istasyonundadır MEHMET AKİF. Yine bir gün kalkıp telgrafla sorarken haberleri, Kuşcubaşı Eşref Bey "Kaldırdım başımı , gözümü hafif açtım baktım ki Mehmet Akif mutlu, Çanakkale savaşını kazandığımızı anladım, Mehmet Akif dışarı çıktı 2 rekatlık Şükür namazına başladı 1. secdeyi yarım satte bitiremedi yanına gitti baktım hüngür hüngür ağlıyordu, birşey demeden içeri gittim. 2 saat sonra dışarı çıktım hala namazı bitirmemişti secdedeydi ve hala ağlıyordu. Tekrar yanına gittim ve kaldırdım başını secdeden ,nasıl bir ağlamaysa her yeri sular seller götürüyordu, yüzü çamur içinde kalmıştı. İçeri gitti ve ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE adlı şiiri yazmaya başladı,
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?" başlayan.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
İşte bu Asım sütü bozuk olmayan Asım sütüne su katılmamış Asımın nesli.
Milli Mücadele yıllarında yurdumuz dört bir taraftan düşman işgali altındaydı. Anadolu’da ise Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde büyük bir bağımsızlık ateşi yanıyordu. Bu heyecanın ve mücadelenin her zaman canlı olarak beyinlerde muhafaza edilmesi için İsmet İnönü, milletin ve ordunun milli bir marşı olması Milli Eğitim Bakanlığına bir teklifte bulundu. Nitekim böyle bir marş Fransız ordusu için bulunmaktaydı ve pekala Türk ulusu içinde olabilirdi Bakanlıkça uygun görülmesi üzerine yapılan yarışmaya tam 734 şiir gönderildi. Beğenilen marş için 500 lira ödül verilecekti. Gönderilen bu şiirlerin hepsi incelenmeye alındı ve sadece altı adet şiir kaldı ama bu şiirlerinde milli bir ruhu yansıtmadığı belli oluyordu. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver bu şiiri Mehmet Akif Ersoy’un yazmasını istiyordu. Bu konuda şairin Meclis’teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’den de yardım istemiştir bundan sonrasını da kendisi şöyle anlatmaktadır:
‘‘Akif Bey’in yanımda olduğu bir zaman, elime bir kâğıt parçası alarak, onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.
— Ne yazıyorsun?
— Marş… İstiklal Marşı yazıyorum.
— Yahu sen ne adamsın? Seçilecek şiire para ödülü verileceğini bilmiyor musun? İçinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?
— Yarışma kaldırıldı? Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir ödül. Milli Eğitim Bakanı bana güvence verdi.
"Mehmet Akif gaz lambasını da alarak karanlık odaya gitti ve içerinen garip sesler geliyordu. Mehmet Akif her şiir yasışında böyle sesler çıkardı. Az sonra Mehmet Akif odadan hızlıca çıktı ve içeri girdim. Duvarda aynen şunlar yazıyordu "Korkma, sönmez bu şafakalarda yüzen Alsancak !" Alsancak kısmına tırnakları yetmemiş olacak ki kanlar akıyordu."
--- hemen işaret edeyim o korkma vak'asına da ---
Hz. Muhammed hicret esnasında "Ey Ebu Bekir! Korkma! Hiç şüphesiz, Allah bizimledir!" buyurmuştu.
Detaylı Hicret : http://www.fatihcamii.net/islam-tarihi/peygamberimizin-a.s.medine-ye-hicreti.html
Para ödülünün olmayacağı konusunda güvence alan Mehmet Akif Ersoy kısa bir süre içinde ‘’İstiklal Marşı’’nı yazarak Hamdullah Suphi Bey’e gönderdi.
Hamdullah Suphi Bey bunu kurulda şöyle açıklamaktadır:
HAMDULLAH SUPHİ (Antalya) –Arkadaşlar, hatırlarsınız Maarif Vekâleti son mücadelemizin ruhunu terennüm edecek bir marş için şairlerimize müracaat etmiştir. Birçok şiirler geldi. Aradan yedi tanesi en fazla evsafı haiz (nitelikleri olan) olarak görülmüş ve ayrılmıştır.
SALİH Ef. (Erzurum) – İsimleri nedir?
HAMDULLAH SUPHİ – Ayrıca arz edilecektir. Yalnız vekâlet yapmış olduğu tetkikatta (incelemede) fevkalade kuvvetli bir şiir aramak lüzumunu hissettiği için ben şahsen Mehmet Akif Beyefendi’ye müracaat ettim ve kendilerinin de bir şiir yazmalarını rica ettim. Kendileri çok asil bir endişe ile tereddüt gösterdiler. Bilirsiniz ki bu şiirler için bir ikramiye vaat edilmiştir. Hâlbuki bunu kendi isimlerine takrib etmek arzusunda bulunmadıklarını ve bundan çekindiklerini izhar ettiler. Ben şahsen müracaat ettim. Lazım gelen tedbiri alırız ve icap ed en ilanı yaparız dedim. Bu şartla büyük dini şairimiz bize fevkalade nefis bir şiir gönderdiler. Diğer altı şiirle beraber nazarı tetkikinize arz edeceğiz…
Yapılan oylamadan sonra en beğenilen şiir Mehmet Akif’in ki oldu. Mehmet Akif Ersoy’un okunan şiiri sürekli olarak alkışlarla kesilmiştir. Meclis konuşmaları şöyle geçmiştir:
REİS — Bu takriri kabul edenler, yani Mehmet Akif Beyefendi tarafından yazılan marşın İstiklal Marşı olmak üzere tanınmasını kabul edenler lütfen el kaldırsın. Ekseriyeti azime ile kabul edildi.
MÜFİT Ef. (Kırşehir) — Reis Bey yalnız bir şey arz edeceğim, Hamdullah Suphi Bey’in bu marşı bu kürsüden bir daha okumasını rica ediyorum.
REFİK B. (Konya) —Milletin ruhuna tercüman olan işbu İstiklal Marşı’nın ayakta okunmasını teklif ediyorum.
REİS —Müsaade buyurunuz efendim. Heyeti muhtereme bu marşı kabul ettiğinden tabii resmi bir İstiklal Marşı olarak tanınmıştır. Binaenaleyh ayakta dinlemeniz icap eder. Buyurunuz efendiler… Ve İstiklal Marşı ayakta tekrar okunarak 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi marşı olarak kabul edildi.
Âkif Bey, son üç yılında Kahire Üniversitesi’nde Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Ancak Mısır’da uzun müddet kalan yabancılara bilhassa musallat olan “siroz” hastalığına tutulmuş ve durumu ağırlaşınca, 17 Haziran 1936’da İstanbul’a dönmüştür.
İstanbul’da yine Abbas ve Said Halim Paşa ailelerinin yardımıyla tedavi olunmuşsa da şifa bulamayarak 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etmiştir. Hastalığında da resmî bir alaka görmeyen İstiklâl fiairi’nin cenazesi, birkaç kişi ve çıplak bir tabutla Beyazid Camii’ne getirilmiş; ancak vefatını duyan ve ağlayarak koşup gelen üniversiteli gençler tarafından bayrağa ve Kâbe örtüsüne sarılarak, etrafında nöbete durulmuştur.
Bu mu yani bizim Mehmed Akife saygımız ?
İşte Akif'in oğlu Emin Ersoy'un o hazin hikayesi;
"Yıl 1962, Cağaloğlu'ndaki bir köşe yazısının odasına kirli sakallı, üstü başı bakımsız biri girer. Adını söyledikten sonra yazardan kendisine yardım etmesini ister. Köşe yazarı karşısındakinin içler acısı durumundan büyük üzüntü duyar. Köşe yazarı cüzdanını uzatır ve istediği kadar para almasını söyler. O da uygun bir miktar para alır ve cüzdanı geri verir. Birkaç ay sonra tek sütunluk bir gazete haberi çarpar köşe yazarının gözüne. İstanbul sokaklarında, bir çöp bidonunun yanında bulunan bir cesetten söz ediyordur o haber. Yazar fotoğrafa bakar ve para istemek için odasına gelen Emin Ersoy olduğunu görür. Yani bu kişi, Mehmet Akif Ersoy'un oğlu Emin Ersoy'dur. "
Emin, 24 Ocak 1967 günü Tophane'de yatıp kalktığı karoserin içinde ölü bulunmuştur.
Başkalarına el açacak kadar kötü bir duruma düşen ve bir kamyon karoserinde yatıp kalkarak kimsesizler gibi ölen Emin' e saygımız bu mu ?
Bırakın O çocuklar ezberlemesinler İstiklalal Marşı'mızı ama bilsinler nasıl yazıldığını her bir mısrasında nelerin olduğunu ve unutmasınlar "Hakkıdır, Hakk'a tapan Milletimin İstiklal" sözünü!!!
Okumana değdiğine inanıyorsan PAYLAŞ belki birşeyler değişir ?
21 Mart 2013 Perşembe
Stringler Slaytının Sonundaki Bazı soruların Çözümleri
1. strlen,strcpy,strcat,strcmp fonksiyonları kendiniz yazınız.
a) SrtLen (fonksiyon haline getiririm daha sonra)
#include <stdio.h>
#include <string.h>
int main(){
char yazi_iste[200]={0};
int i=199,b=1;
printf ("Lutfen Metini Giriniz:");
gets(yazi_iste);
while(b){
if(yazi_iste[i]!=0){
b=0;
}
else {
b=1;
i--;
}
}
printf("Yazdiginiz String %d Uzunlugundadir\n",i+1);
}
2. Klavyeden girilen bir metni tersten yazdırınız.(metin max 200 karakter olsun)
#include <stdio.h>
#include <string.h>
int main(){
char yazi_iste[200]={0};
char yedek[200]={0};
int i=199,a,b=1;
printf ("Lutfen Metini Giriniz:");
gets(yazi_iste);
while(b){
if(yazi_iste[i]!=0){
b=0;
}
else {
b=1;
i--;
}
}
printf("%d\n",i);
for(a=0;i>=0;i--,a++){
yedek[a]=yazi_iste[i];
}
printf("%s\n",yedek);
printf("%s\n",yazi_iste);
}
3 . Klavyen girilen bir metnin kelimelerini ayırıp alt alta yazdırınız
#include <stdio.h>
#include <string.h>
int main(){
char yazi_iste[200]={0};
char yedek[200]={0},c;
int i=199,a;
printf ("Lutfen Metini Giriniz:");
gets(yazi_iste);
i=strlen(yazi_iste);
for(a=0;a<i+1;a++){
if(yazi_iste[a]== 32){
printf("\n");
}
else {
c = yazi_iste[a];
printf("%c",c);
}
}
}
4.Klavyeden girilen bir metinde aşağıdaki işlemleri yapan bir c kodu yazınız.
Seçenekler
bir menü olsun çıkış için “e” harfine basılsın.
1.Küçük
harfleri büyük harfe büyük harfleri küçüğe çeviriniz.
2.Tümünü
büyük harfe çeviriniz.
3.Tümünü
küçük harfe çeviriniz.
4.Kelimelerin
ilk harfi büyük diğerlerini küçük harf yapınız
#include <stdio.h>
#include <string.h>
#include <ctype.h>
int kucuk_buyuk(char kucukbuyuk[]){
int a=0,i=0,b=0;
i=strlen(kucukbuyuk);
for(a=0;a<i;a++){
if(64<(int)kucukbuyuk[a] && (int)kucukbuyuk[a]<91){
b=(int)kucukbuyuk[a];
b=b+32;
kucukbuyuk[a]=b;
printf("%c",kucukbuyuk[a]);
}
else if(kucukbuyuk[a]==32)
printf("%c",kucukbuyuk[a]);
else if(96<kucukbuyuk[a] && kucukbuyuk[a]<123){
b=(int)kucukbuyuk[a];
b=b-32;
kucukbuyuk[a]=b;
printf("%c",kucukbuyuk[a]);
}
else
printf("Yazi Giriniz");
}
return 1;
}
int buyuk(char buyuk[]){
int a=0,i=0,b=0;
i=strlen(buyuk);
for(a=0;a-1<i;a++){
if(96<buyuk[a] && buyuk[a]<123){
b=(int)buyuk[a];
b=b-32;
buyuk[a]=b;
printf("%c",buyuk[a]);
}
else if(buyuk[a]==32)
printf("%c",buyuk[a]);
else if(64<(int)buyuk[a] && (int)buyuk[a]<91){
printf("%c",buyuk[a]);
}
else
printf("Yazi Giriniz");
}
}
int kucuk(char kucuk[]){
int a=0,i=0,b=0;
i=strlen(kucuk);
for(a=0;a<i;a++){
if(64<(int)kucuk[a] && (int)kucuk[a]<91){
b=(int)kucuk[a];
b=b+32;
kucuk[a]=b;
printf("%c",kucuk[a]);
}
else if(kucuk[a]==32)
printf("%c",kucuk[a]);
else if(96<kucuk[a] && kucuk[a]<123){
b=(int)kucuk[a];
printf("%c",kucuk[a]);
}
else
printf("Yazi Giriniz");
}
return 1;
}
int ilk_buyuk(char ilkbuyuk[]){
char point[100],t;
int i,a=0,b=0,c=0,z=0;
i=strlen(ilkbuyuk);
printf("\n");
t=ilkbuyuk[0];
ilkbuyuk[0]=toupper(t);
for(z=0;z<i+1;z++);
ilkbuyuk[z]=tolower(ilkbuyuk[z]);
for(a=0;a<i+1;a++){
if((int)ilkbuyuk[a]==32){
point[b+1]=ilkbuyuk[a+1];
point[b]=ilkbuyuk[a];
if(96<point[b+1] && point[b+1]<123){
c=(int)point[b+1];
c=c-32;
ilkbuyuk[a+1]=c;
printf("%c",32);
printf("%c",ilkbuyuk[a+1]);
a=a+1;
}
else if(point[b+1]==32)
printf("%c",point[b+1]);
else if(64<(int)point[b+1] && (int)point[b+1]<91){
printf("%c",32);
printf("%c",point[b+1]);
a=a+1;
}
}
else
printf("%c",ilkbuyuk[a]);
}
}
int main(){
char b[200]={0},c[200]={0};
int i;
printf("Lutfen Yaziyi Giriniz");
gets(b);
printf("Lutfen Yapmak Istediginizi Seciniz:\n1.Buyuklerle kucukleri yer degistir.\n2.Hepsini Buyuk yap\n3.Hepsini Kucuk Yap\nCikmak icin (e) ye basiniz");
scanf("%d",&i);
switch(i){
case 1:
kucuk_buyuk(b);
break;
case 2:
buyuk(b);
break;
case 3:
kucuk(b);
break;
case 4:
strcpy(c,b);
printf("Girdiginiz metinin Harfleri Kucuk Hali:");kucuk(c);
strcpy(b,c);
ilk_buyuk(b);
case 'e':
return 0;
}
}
5. Klavyeden girilen bir stringi parça parça ekrana yazdırınız.
#include <stdio.h>
#include <string.h>
int main(){
char yazi_iste[10]={0};
int i=9,b=1,a=0,c;
printf ("Lutfen Metini Giriniz:");
gets(yazi_iste);
i=strlen(yazi_iste);
a=i;
for(a;a>0;a--){
for(c=0;c<a;c++){
printf("%c",yazi_iste[c]);
}
printf("\n");
}
}
16 Mart 2013 Cumartesi
Find and Replace
//Hepsini kafamdan yazmadım, araştıra araştıra , öğrene öğrene yazdım internette benzerlerini bulabilirsiniz.
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <string.h>
#define UZUNLUK 500
int main(void) {
char ilk_yazi[UZUNLUK], aranan_yazi[UZUNLUK], degisen_yazi[UZUNLUK];
char ara_string[UZUNLUK], *ara_pointer;
int i;
printf("Lutfen en fazla %d karakter iceren yazi giriniz : \n ", UZUNLUK); // ana metinimizi giriyoruz
gets(ilk_yazi);
printf("\n Aramak istediginiz sozcugu giriniz : " ); //aramak istediğimiz sözcüğü giriyoruz
gets(aranan_yazi);
printf("\n Lutfen yeni sozcukleri giriniz (Eski sozcuklerin yerine gelecek olan) ");//aradığımız sözcük yerine gelecek sözcük(ler)i giriyoruz.
gets(degisen_yazi);
ara_pointer = strstr(ilk_yazi,aranan_yazi);//strstr(1,2) komutu 1 in içinde 2 yi arıyor . Büyük küçük farkı var.
if( !ara_pointer )//ara pointer 0 ise değili 1 oluyor ve eşleşme yoktur der. 0 dna farklı rakamlar için 0 olur ve else kısmından devam eder.
printf("Aradiginiz Kelime Yazida Yok\n");
else {
strncpy(ara_string,ilk_yazi,ara_pointer-ilk_yazi); //strcopy(1,2) 2 yi 1 e kopyalarken strncpy(1,2,3) 2 yi 1 e sadece ilk "3" birimini kopyalar.
ara_string[ara_pointer-ilk_yazi]=0;//ara pointer-ilk_yazi farkı bize eşleşmenin başladığı yerin 1 öncesini verir ve burası boşluk olsun diye 0 yaparız
sprintf(ara_string + (ara_pointer-ilk_yazi),"%s%s",degisen_yazi,ara_pointer+strlen(aranan_yazi)); // sprintf ekrana değil de stringe yazı yazdırmaya yarar.
//burada amaç : ara_stringimizde değişecek yere kadar olan yazılar mevcut ona dokunmak istemiyoruz. o yüzden ilk "," e kadar olan kısım koyduğumuz boşluğa kadar.
//boşluktan sonrasında ise %s diyerek string yazdıracağımızı bildiriyoruz.
for(i=0;i<UZUNLUK;i++)
ilk_yazi[i]=0;//ilk yazı stringimizi boşaltıyoruz.
strcpy(ilk_yazi,ara_string);//ara_string imizi ilk_yazi stringimize kopyaladık.
printf("\n\nYazinin son hali :\n");
puts(ilk_yazi); //yazinin son hali yazılır.
}
}
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <string.h>
#define UZUNLUK 500
int main(void) {
char ilk_yazi[UZUNLUK], aranan_yazi[UZUNLUK], degisen_yazi[UZUNLUK];
char ara_string[UZUNLUK], *ara_pointer;
int i;
printf("Lutfen en fazla %d karakter iceren yazi giriniz : \n ", UZUNLUK); // ana metinimizi giriyoruz
gets(ilk_yazi);
printf("\n Aramak istediginiz sozcugu giriniz : " ); //aramak istediğimiz sözcüğü giriyoruz
gets(aranan_yazi);
printf("\n Lutfen yeni sozcukleri giriniz (Eski sozcuklerin yerine gelecek olan) ");//aradığımız sözcük yerine gelecek sözcük(ler)i giriyoruz.
gets(degisen_yazi);
ara_pointer = strstr(ilk_yazi,aranan_yazi);//strstr(1,2) komutu 1 in içinde 2 yi arıyor . Büyük küçük farkı var.
if( !ara_pointer )//ara pointer 0 ise değili 1 oluyor ve eşleşme yoktur der. 0 dna farklı rakamlar için 0 olur ve else kısmından devam eder.
printf("Aradiginiz Kelime Yazida Yok\n");
else {
strncpy(ara_string,ilk_yazi,ara_pointer-ilk_yazi); //strcopy(1,2) 2 yi 1 e kopyalarken strncpy(1,2,3) 2 yi 1 e sadece ilk "3" birimini kopyalar.
ara_string[ara_pointer-ilk_yazi]=0;//ara pointer-ilk_yazi farkı bize eşleşmenin başladığı yerin 1 öncesini verir ve burası boşluk olsun diye 0 yaparız
sprintf(ara_string + (ara_pointer-ilk_yazi),"%s%s",degisen_yazi,ara_pointer+strlen(aranan_yazi)); // sprintf ekrana değil de stringe yazı yazdırmaya yarar.
//burada amaç : ara_stringimizde değişecek yere kadar olan yazılar mevcut ona dokunmak istemiyoruz. o yüzden ilk "," e kadar olan kısım koyduğumuz boşluğa kadar.
//boşluktan sonrasında ise %s diyerek string yazdıracağımızı bildiriyoruz.
for(i=0;i<UZUNLUK;i++)
ilk_yazi[i]=0;//ilk yazı stringimizi boşaltıyoruz.
strcpy(ilk_yazi,ara_string);//ara_string imizi ilk_yazi stringimize kopyaladık.
printf("\n\nYazinin son hali :\n");
puts(ilk_yazi); //yazinin son hali yazılır.
}
}
13 Mart 2013 Çarşamba
Lab Hafta 3 - 4 program
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <time.h>
#define UZUNLUK 10
int main()
{
int x[10]={0},i,a;
printf("10 farkli sayi giriniz:");
for (i=0;i<10;i++){
printf("\n%d. sayi:",i+1);
scanf("%d",&x[i]);
for(a=i-1;a>=0;a--){
if(x[i]==x[a]){
printf("\nlütfen baska sayi giriniz:");
scanf("%d",&x[i]);
}
}
}
return 0;
system ("pause");
}
--------------------------------------
#include <stdio.h>
#include <conio.h>
int main(){
int x[10],i,a,b;
double sum=0,ort;
for(i=0;i<10;i++){
printf ("%d.sayiyi giriniz:",i+1);
scanf("%d",&x[i]);
sum=sum+x[i];
ort=sum/(i+1);
printf("%lf\n",ort);
}
for(i=0;i<10;i++){
printf("%d\n",x[i]);
}
}
--------------------------------------
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <time.h>
#define UZUNLUK 10
int main(){
int y[20],n;
srand(time(NULL));
y[0]=5;
y[1]=3;
for(n=2;n<20;n++){
y[n]=(3*y[n-2])-y[n-1];
}
printf("lutfen n degeri giriniz:");
scanf("%d",&n);
for(;n>20;)
if(n>20){
printf("lutfen baska bir n sayisi giriniz");
scanf("%d",&n);
}
printf("%d\n",y[n]);
}
--------------------------------------
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <time.h>
#define UZUNLUK 10
int foo(int dz[],int *x,int *y){
int max=0,min=101,max2=0,min2=101;
int i,e,r,a=0,b=0;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]>max){
max=dz[i];
e=i;
}
}
a=dz[e];
dz[e]=0;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]>max2)
max2=dz[i];
}
dz[e]=a;
*x=max2;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]<min){
min=dz[i];
r=i;
}
}
b=dz[r];
dz[r]=101;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]<min2)
min2=dz[i];
}
dz[r]=b;
*y=min2;
}
void main(){
int i,sayilar[UZUNLUK],max2,min2;
srand(time(NULL));
for(i=0;i<UZUNLUK;i++){
sayilar[i]=rand() %100;
printf("sayi[%d]=%d\n",i,sayilar[i]);
}
foo(sayilar,&max2,&min2);
printf("en buyuk 2. sayi : %d\nen kucuk 2. sayi: %d\n",max2,min2);
}
#include <stdlib.h>
#include <time.h>
#define UZUNLUK 10
int main()
{
int x[10]={0},i,a;
printf("10 farkli sayi giriniz:");
for (i=0;i<10;i++){
printf("\n%d. sayi:",i+1);
scanf("%d",&x[i]);
for(a=i-1;a>=0;a--){
if(x[i]==x[a]){
printf("\nlütfen baska sayi giriniz:");
scanf("%d",&x[i]);
}
}
}
return 0;
system ("pause");
}
--------------------------------------
#include <stdio.h>
#include <conio.h>
int main(){
int x[10],i,a,b;
double sum=0,ort;
for(i=0;i<10;i++){
printf ("%d.sayiyi giriniz:",i+1);
scanf("%d",&x[i]);
sum=sum+x[i];
ort=sum/(i+1);
printf("%lf\n",ort);
}
for(i=0;i<10;i++){
printf("%d\n",x[i]);
}
}
--------------------------------------
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <time.h>
#define UZUNLUK 10
int main(){
int y[20],n;
srand(time(NULL));
y[0]=5;
y[1]=3;
for(n=2;n<20;n++){
y[n]=(3*y[n-2])-y[n-1];
}
printf("lutfen n degeri giriniz:");
scanf("%d",&n);
for(;n>20;)
if(n>20){
printf("lutfen baska bir n sayisi giriniz");
scanf("%d",&n);
}
printf("%d\n",y[n]);
}
--------------------------------------
#include <stdio.h>
#include <stdlib.h>
#include <time.h>
#define UZUNLUK 10
int foo(int dz[],int *x,int *y){
int max=0,min=101,max2=0,min2=101;
int i,e,r,a=0,b=0;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]>max){
max=dz[i];
e=i;
}
}
a=dz[e];
dz[e]=0;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]>max2)
max2=dz[i];
}
dz[e]=a;
*x=max2;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]<min){
min=dz[i];
r=i;
}
}
b=dz[r];
dz[r]=101;
for(i=0;i<10;i++){
if(dz[i]<min2)
min2=dz[i];
}
dz[r]=b;
*y=min2;
}
void main(){
int i,sayilar[UZUNLUK],max2,min2;
srand(time(NULL));
for(i=0;i<UZUNLUK;i++){
sayilar[i]=rand() %100;
printf("sayi[%d]=%d\n",i,sayilar[i]);
}
foo(sayilar,&max2,&min2);
printf("en buyuk 2. sayi : %d\nen kucuk 2. sayi: %d\n",max2,min2);
}
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)